17 GÜN, ONYEDİ GECE PATTAYA – HAZİRAN 2017

Merhaba değerli arkadaşlar,

en son 2017 yılının Mart ayında yapmış olduğum sekiz günlük Pattaya tatilinin yazısını paylaşmıştım, şimdi ise Haziran ayında yapmış olduğum on yedi günlük Pattaya tatilinde yaşadığım maceraları sizlerle paylaşmak istiyorum. Eylül ayındaki tatille, kısmetse iki hafta sonra çıkacağım tatilin yazılarını da daha sonra göndereceğim 🙂 Bu arada tatil on yedi gün, yani biraz uzun sürdüğü için tekrara düşmemek ve çok uzatıp sizleri sıkmamak için gün gün değil genel olarak anlatacağım.


Uçak biletini bu kez Emirates’ten aldım, Ocak ayında, yani beş ay kadar önce yaptıkları bir kampanyadan, 1900 küsür lira tuttu, gidiş-dönüş; oteli ise, bir önceki sefer olduğu gibi LK Residence’de kaldım, Soi Diana’da, 17 gece için 2500 küsür lira ödedim. Standart stüdyo oda ve düşük sezon fiyatı bu, ayrıca Agoda’dan geri iadesiz olarak rezerve etmiştim.

Atatürk Havalimanı’ndan Dubai aktarmalı olarak Bangkok’a uçtuk, herhangi bir sorun yaşamadım, sadece Dubai’deki havalimanı çok büyük olduğu için aktarmada diğer uçağa trenle geçmiştik, aktarma süresi kısa olduğu için yetişemeyeceğim diye korkmuştum biraz 🙂

Bangkok’a giderken bindiğimiz uçak iki katlı ve oldukça büyüktü, gemi gibiydi adeta 🙂 Havalimanından otele, internetten ayarladığım bir taksi götürdü beni, 1000 baht ödedim, ayrıca 17 gün kalacağım için telefonuma bir aylık sınırsız internet paketi aldım, 560 baht tutmuştu yanlış hatırlamıyorsam.

Yemek konusunda, öncelikle otelimin bulunduğu Soi Diana’daki Lee’s Diner (burada Penne somon votka’yı tavsiye ediyorum, yanlış yazmadıysam eğer 🙂 yani somon balıklı makarna, üzerine taze kaşar da döküyorlar, lezzetli ve doyurucu, normalde votkalı ancak ben vokta koydurmuyordum), aynı caddenin sonundaki Dragon (buranın da steak büfteğini tavsiye ediyorum), bunun dışında Central Festival’deki Alaturka, (bence yemekler gayet güzel ve kaliteli, ortam da çok nezih, fiyatlar da yani maddi durumu Pattaya’ya tatile gelebilecek kadar iyi olan birisi için çok pahalı değil bence) ve Cüneyt’in Soi 8’deki Happy Cafe’si diyebilirim. Kahvaltı için bizim Türk lokantaları ile, Soi Diana’daki Robin’s Nest Restoran (burada mantarlı-kaşarlı omleti tavsiye ediyorum, gayet büyük bir porsiyonda geliyor, yanında da iki dilim kızarmış ekmekle, oldukça doyurucu), bir de Central Pattaya Road’dan Beach Road’a doğru giderken sağda Taste Cafe diye bir yer var, çok uygun fiyata içinde omlet, tereyağı-reçel, kızarmış ekmek falan olan bir kahvaltı veriyorlar. Fast food olarak açıkçası ben Tayland’daki Mc Donalds ve KFC’yi pek tutmuyorum, özellikle KFC’de bazı menülere çok fazla baharat koyuyorlar, yiyemiyorum ben, Burger King’i hiç denemedim, Subway güzel sadece, bir de Central Festival’deki Carl’s Jr.’de aynı bizdeki gibi, burayı da tavsiye ediyorum. Kafe olarak da, yine Central Festival’deki Black Canyon’u çok seviyorum, çok hoş ve nazik garson kızlar çalışıyor, yalnız bazen topitoşlar dolduruyor içeriyi, aman dikkat 🙂


 

 

 

 

 

 

 

 

Geldik malum mevzulara, bu tatil benim dördüncü Pattaya tatilim oluyor, ben şimdiye kadar kızları hep go go klüplerinden alıyorum, ilk kez bu tatilde, bir kez İnsomnia’dan bir kız aldım. Kesinlikle kötü bir deneyim olmadı, oldukça hoş, ayrıca aklı başında, kafa dengi bir kızdı. 2500 baht verdim bir gece için. Onun dışında, bir önceki yazımda da bahsettiğim, Skyfall’da çalışan, Nong adlı hatunu iki ayrı gece long time olarak aldım, beşbiner baht + binbeşyüzer baht barfine ödedim. Her iki gece de otele geçmeden önce, Hollywood Pattaya’ya gidip eğlendik, bu kulübün adını çok duyuyordum, ilk kez görmüş oldum, İnsomnia, Lucifer vd. gibi kulüplerden çok daha farklı bir yerdi. Öncelikle çok lüks, VIP kulüp tarzında, ayrıca hemen hemen hiç batılı yoktu içeride, sanırım Uzakdoğulular ve zengin Taylandlılar takılıyorlar buraya. Nong’un söylediğine göre kız çıkarmak için, go go’lardakinden bile daha fazla ücret ödemeniz gerekiyormuş, mesela short time için 5000 baht falan istiyorlarmış. Ben tabi yanımda kızla gittiğim için hiç o olaylara girmedim, ayrıca iki kez gitmeme karşın, Nong’dan daha sağlam bir hatuna rastlayamadım açıkçası, o yüzden çok da değmez bana kalırsa. Ama eğlenmek için falan çok güzel bir yer, sahne, şovlar, ortam harika. Fiyatlarda öyle çok uçuk değil, biz dört tane Heineken aldık, 1000 baht tuttu. Garsonlar falan da inanılmaz saygılı, kral gibi davranıyorlar size, en enteresanı da lavaboda elimi yıkarken, bir görevli suyu açtı, diğeri elime sıvı sabun döktü, bir diğeri de o sırada sırtıma masaj yapıyordu, elimi yıkadıktan sonra havlu tutmayı da ihmal etmediler tabii, sonra bana diyorlar niye hep Taylanda gidiyorsun, bundan dolayı işte, Avrupa’da falan böyle muamele görebileceğiniz bir yer varsa söyleyin biz de gidelim 🙂
 Nong dışında yine bir önceki yazımda bahsettiğim, May adlı kızla takıldık toplamda 4-5 gün kadar, bir seferinde arabasıyla Pattaya’nın biraz dışındaki Mum Aroi adlı deniz ürünleri restoranına gittik, deniz kenarında, oldukça büyük, canlı müzik yapılan çok güzel bir restorandı. Gördüğüm kadarıyla daha çok yerel Taylandlıların takıldığı bir yer, ben bir Türk mutfağı, kebap vs. fanatiği olarak ilk kez böyle bir yerde yemek yedim, açık konuşmak gerekirse, biraz hayal kırıklığı yaşadım, hem tatları çok güzel değildi, hem de doymadım 🙂 Belki Thai usulü yapılmış olmasının da etkisi olabilir. Onun dışında bir kez de Underwater World adlı akvaryuma gittik, ancak burası da beni biraz hayal kırıklığına uğrattı, ben resimlerinden falan ne bileyim köpekbalıklarının yüzdüğü devasa bir yer hayal etmiştim 🙂 ama hiç te öyle büyük bir yer değildi, enteresan bir balık çeşidi falan da yoktu. Yani gidilmeyecek bir yer değil tabii ki, ama hani Pattaya’da mutlaka görülmesi gereken bir yer de değil kesinlikle. May ile ayrıca Soi Diamond’daki, sadece ladyboyların çalıştığı bir go go kulübüne gittik, ilk kez bir ladyboy kulübüne gitmiş oldum böylece, zaten yalnız asla gitmezdim, yoksa başıma ne geleceği meçhul 🙂 yanımda kız olduğu için kimse ilişmedi bana. Son olarak May’ın çalıştığı go go kulübünde eğlendik bir gece de, o gece Pattaya’daki son gecemdi, o yüzden epey bir kıza, garsonlara, mamasanlara falan içki ısmarladım, ne kadar hesap ödediğimi söylemeyeceğim 🙂 ama bence ödediğim paraya değdi, kulübün patronu yanıma gelip oturdu, VJ birkaç kez adımı anons etti falan, ayrıca normalde go go’larda fotoğraf çekmek yasak olmasına rağmen epey bir fotoğraf çektirmeme de izin verdiler, gerçekten çok eğlenceli, unutulmaz bir gece oldu benim için.

Nong ve May dışında, LK Metro’daki Touch ve Gold adlı go go kulüplerinden birer gece kız aldım, Gold’dan aldığımdan özellikle çok memnun kaldım, muamele gerçekten mükemmeldi 🙂 Ayrıca bir de Walking Street’te, Sapphire’den bir kız almıştım, ancak bu kızla enteresan bir olay yaşadım, müsaadenizle anlatmak istiyorum;

Bu hatun kulübün Facebook sayfasında ara sıra resimleri çıkan bir hatundu, adını vermiyorum çünkü mesele daha sonra tatlıya bağlandı, neyse o gece geç bir vakitte kulübe gitmiştim, sahnede kızı görünce de hemen masama davet ettim, içki sohbet falan derken, en sonunda malum, otelime gelir misin diye sordum. Tamam dedi, fiyatı falan konuştuk, bir tane mamasan geldi, ona, kızın parasını daha sonra otelde kendisine vermek üzere 1000 baht barfine ücreti ödedim, kız üstümü değiştirip geliyorum dedi. Ben beklerken kız geri geldi, bir arkadaşım var istersen o da gelsin dedi, bende kızı bir göreyim önce dedim, kızı getirdi, güzel bir kızdı ben hemen ok dedim, bunlar üstlerini değiştirmek için tekrar içeri gittiler. Bu arada saat dördü geçiyordu, kulüpte yavaş yavaş kapanıyordu. Beni de epey bir heyecan sardı malum, grup çalışması olacak, neyse epey bir beklemeden sonra en sonunda geldi bunlar, kulüpten çıktık, bu arada ikinci kız sürekli buna bir şeyler söylüyordu, ben bir sorun mu var diye sordum, kız da erkek arkadaşı varmış, o yüzden gelmek istemiyor dedi, ben de problem değil benim de kız arkadaşım var dedim ama daha sonra seyyar satıcılardan yemek alırken ikinci kız çekti gitti. Benim biraz moralim bozuldu, ama ne yapalım bu kızla devam edeceğiz artık, bu arada içerde anlamamıştım ama kızın kafa bayağı bir kıyaktı, bana motora binip otele gidelim dedi. Bende motordan çok korkarım, hep baht bus’ları kullanırım, kıza anlattım, bu biraz surat astı, neyse baht bus’ların kalktığı yere doğru yürümeye başladık, bu arada kız kendi kendine söyleniyordu, sonunda baht bus durağına geldik, bir tanesi tamamen dolmuştu, sadece arkasında iki kişilik asılarak ayakta gidilecek yer vardı, kız oraya çıktı, bana da sen de yanıma geç dedi, bende bu şekilde gitmek istemiyorum, bir sonrakine binelim dedim. O arada şoför aracı çalıştırdı, bu yine araçtan inmedi, sonra araç hareket etti, gene inmedi ve araçla birlikte çekti gitti 🙂 Şok olmuştum, ilk defa böyle bir olay başıma geliyordu, bir de saat beşi geçiyordu, bütün go go’lar kapanmıştı, başka kız da alamadım, ben de mecburen otelime dönüp, yalnız başıma uyudum. Yani ne kızın gitmesi, ne de 1000 baht umurumdaydı, sadece üçlü yapmayı hayal ederken yalnız uyumak çok koymuştu bana. Ne umdum, ne buldum derler ya o hesap 🙂

Ben ertesi gün tabii hemen kulübe gittim, girişteki bodyguardlara bir kızla problem yaşadığımı, yetkili birisiyle görüşmek istediğimi söyledim, hemen bir mamasan geldi, olayı anlattım, o da bana kız şu an kulüpte değil, sen yarın gel, ben onunla konuşacağım dedi, ben de ertesi gün tekrar gittim kulübe, mamasanı buldum, kadın, ben kızla konuştum, çok sarhoşmuş, ne yaptığını bilmiyormuş, biz de sizden özür diliyoruz dedi ve çantasından 1000 baht çıkarıp bana verdi. Bende içimden, bir kez daha hayranlık duydum adamlara, yani düşünebiliyor musunuz 1000 baht 100 lira falan ediyor, burada bir gazinoya, pavyona falan ertesi gün gelip, 100 liranın hesabını soracaksınız, bir de üstüne adamlar özür dileyip paranızı geri verecekler, dayak yemeden kurtulursanız şanslı sayılırsınız.

Evet, 17 günlük tatil işte böyle geçti değerli arkadaşlar, yalnız son 2-3 gün acayip başım ağrıdı, sanırım bu kadar uzun bir süre, her gece geç saatlere kadar ayakta kalmak, içki, müzik eğlence falan biraz bünyeyi sarstı. Özellikle son gece çok fena oldum, May ile kulüpten çıktıktan sonra otele dönmüştük, baş ağrısının üzerine bir de ateşim çıktı, alev alev yanıyordum adeta, neyse ki yanımda May vardı, seksi hemşirem, sabaha kadar başımda durdu, bir iki kez markete gidip ağrı kesici, buz falan aldı, sürekli başıma ıslak havlu koydu, aksilik uçağım da sabah 9’da kalkacaktı, 5’te otelden çıkmam gerekiyordu, bir ara o kadar kötü olmuştum ki, uçuşu değiştirmeyi bile düşündüm, neyse sonra biraz düzeldim de, gelen taksiyle havaalanına gitmeyi başardım. Sezon finalini de yapamadım o yüzden 🙁 neyse bir dahaki gelişimde acısını çıkarırım dedim. İstanbul’a dönünce de hiçbir şeyim kalmadı tabi, bütün mesele ortam değişikliğiymiş yani.

Bu tatilden iki ay sonra, Eylül ayında bir kez daha gittim Pattaya’ya, ayrıca iki hafta kadar sonra tekrar gideceğim. Bu gezilerin yazılarında da tekrar buluşmak dileğiyle, hoşçakalın…

Bu makaleyi bize ileten değerli üyemiz  Sn. monoblaine34 üyemize tüm Asya Rehberi ekibi ve müdavimleri adına teşekkür eder, devamını bekleriz.

About Oxygen 60 Articles
Hayaller ile geçen bir yaşam ve bu hayallerin sürüklediği yolculuklar ve maceralar. İnsan hayatında hayallerin bitmemesi gerektiğine inanan biri olarak yaşamımı sürdürüyorum. Son günlerde sıklıkla blog yazıyorum ve bundan keyif alıyorum.

Bu konu hakkında ilk siz yorum yapın

Cevap Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.


*