Çin Pekin gece hayatı ve turu yazımda düşündüğünüz gibi sadece Çin gece hayatına ve Pekin gece hayatına yer vermeyip Pekin turumuzda ve Pekin gezisinde yaşadıklarımız ile birlikte Pekin’de gezdiğimiz yerleri gerekse orada yaşadığımız anılara yer verip sizlere 2012 yılında gerçekleştirdiğim Çin tatilimi anlatmaya çalışacağım.
Bir üniversitede öğretim görevlisi ve ayni zaman adını tüm dünyanın bildiği bir Türk Profesörünün asistanlığını yaptığımdan dolayı kendim ile ilgili fazla bir bilgi veremiyorum. Zaten 2016 Mart ayında 2. Yurt dışı arkeolojik kazı çalışması için Tayland’a gideceğim için Tayland ile ilgili sitelerde gezinirken sizin siteniz ile karşılaştım. Doğruyu söylemek gerekirse, ilk başta asyarehberi adlı sitenizi yadırgayıp, nasıl bir site diye birkaç yazınızı okudum. Yazılarınızın bir kısmını okuduktan sonra sitenin sadece gece hayatına değil diğer konulara ve bilgilere de yer verdiğini gördüğümde kendi Çin gezimi sizler ile paylaşmayı düşünerek bu yazıyı kaleme aldım. Çin ve Pekin bizlere uzak görünse bile illa ki birilerinin yolu düşer, araştırma yapar ve sitenizde ki yazımdan faydalanırsa mutluluk duyarım.
Çin Halk Cumhuriyeti’ne gidişim 2012 Eylül ayında gerçekleşti. Ağustos başlarında öğretmenim beni arayarak Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir seminer olduğunu katılmak istersem benim de adımı yazabileceğini söylemesi üzerine kabul ettim. Bir önceki sene Üniversitede bizlere 1 haftalık ders veren Çinli Profesör ve ekibinin Üniversite ile irtibata geçip kendi seminerleri için bizleri davet etmişlerdi.
Çin’deki seminer Başkent Pekin’de Perşembe ve Cuma günü gerçekleşecekti. Benim ile birlikte 3 arkadaşım daha seçilip isimleri yazdırılmıştı. Dört kişilik ekip olarak Çin’in başkenti Pekin’e gidilecekti. Başımıza ise Doktora tezini hazırlayarak, doktor unvanını yeni alan ve son yılların en parlak arkeologlarından biri olarak kabul edilen bir arkadaşımız bulunmaktaydı. Birlikte oturup tartışıp yapılacaklara gidilecek yerlere karar vermemiz oldukça zor olmuştu. Üniversite bizleri 3 günlüğüne yolluyordu bu kısıtlı zaman zarfında Pekin’de hiçbir şey yapamazdık. Bun yüzden organize olarak, uçak biletimiz için bir Turizm acentesinden sponsorluk alıp Çin’e gidiş süremizi 7 güne çıkarttık. Üniversite ve heyetler ile istişareye girip gerekli düzenlemeleri yapıp hazırlığımızı tamamladık.
Pazar günü sabah erken saatlerinde hava alanında buluşup uçağımız ile 3 aktarmalı ve 28 saat süren Çin yolculuğumuza başladık. 28 saatlik yolculuğun ardından Pazartesi günü öğlen Çin saatine göre saat 11 gibi Pekine ulaştık. Pasaport gümrük işlemlerinden sonra çıkışta bizleri Manchu karşıladı. Manchu daha önce Üniversitemizde ders veren guruptaki asistanlardan biriydi. Hepimiz ile tanışıklığı vardı. Onu gördüğümüzde hepimiz ‘‘selam Manchu, nasılsın Manchu ‘’ diye İngilizce seslendik. Manchu bize seslendikten sonra ‘‘adım artık Maykıl (Michael)’’ diye cevap verdi. O sırada fazla dikkat etmeyip, birlikte arabaya geçip otelimize doğru yola çıktık.
Tüm yol boyunca Michael ile son bir sene içinde yaptıklarını dinleyip otele vardık. Otelimizi bize yine Türkiye’ye gelen asistanlardan biri olan Meilin isimli Çinli kız asistan ayarlamıştı. Otelimizin ismi Sanlitun İnn di. Kızı göremediğimizden dolayı sorduğumuzda ‘’Marry akşama gelecek’’ dediğinde dayanamayıp sorduk. Bizlere bunların sadece İngilizce isimlerinin olduğunu ve bu şekilde hitap etmemizi söyledi. Ne hikmetse daha sonra karşılaşıp konuştuğumuz tüm Çinlilerin de İngilizce isimleri vardı. Çince isimlerini kullanmıyorlardı ne halse. İleri ki günlerde anlıyorduk ki özellikle yabancılar ile iç içe olan, Yabancılar ile etkileşim içinde olan Çinliler İngilizce isim kullanıyorlardı. Hatta kartvizitlerine bile bastırıyorlardı. Oldukça ilginç bulduğumu söylemeden edemeyeceğim.
Odalarımıza girip yerleştikten sonra Michael bizleri etrafı tanımamız için dolaştırmaya çıkardı. İki saat Pekin sokaklarında Otelin yakın yerlerini dolaşarak, Metro durağının yerini, Pekin Sanlitun bölgesindeki barları kafeleri bize gösterdikten sonra yemek yemeye sıra gelmişti. Hepimiz otantik olarak gördüğümüz sokak yemeklerini görüp denemek istiyorduk. Hep birlikte durup içeriğini sormadan yemek siparişlerimizde Michael a güvenip bıraktık. Şansımıza tavuk eti tarzı yemekler söyledi. Zaten Türkiye’den de biliyordu tercih tarzımızı.
Yemeklerimizi yedikten sonra Otele dönüp yol yorgunluğumuzu atlatıp dinlendik. Akşama bizleri alıp Pekin’de gezecektik. Belirlediğimiz saatten önce otelin lobisinde toplanıp sohbet ederken arkadaşımız Dr. S…. nin aşağı inmediğini fark ettik. Odasına çıktığımızda arkadaşımızın ishal olduğunu ve sancılar içinde tuvalette olduğunu anlayınca apar topar en yakın hastaneye ulaştırdık. Hastanede 30 dakikalık bekleyişten sonra arkadaşımıza serum bağlanmış ve 2 gün hastanede kalması kararı ile teşhisi konmuştu. Bulaşıcı bir hastalık değildi. Yediği yeşilliklerdeki bakterilerden ishal olmuştu. Çin’de sık karşılaşılan ve adının da Turist ishali olan bir rahatsızlıktı. İçimize su serpilip arkadaşımızın ailesini aramaya kalktığımızda benim İPhone 4’ümün çalışmadığını fark ettim. Diğer arkadaşımın telefonundan ailesine ve elçilik ile Üniversitedeki yetkiliye bilgi verdik. Siz siz olun sokaktaki sebze ve meyveleri iyice yıkamadan yemeye kalkmayın. Değerli olan tatil sürenizin 3-4 gününü hastanede ve otel odasında geçirirsiniz.
Taksi ile otele döndüğümüzde Michael, Marry, David ve James’in bizleri beklediğini gördük. Durumu onlara aktarıp özür diledik. Telaştan onlara haber vermemiştik. Hep birlikte dışarı çıkıp Pekin eğlence hayatının önemli bölgelerinden sayılabilecek Sanlitun bölgesin de dolaşıp ilk önce bir Uygur restoranına uğrayıp akşam yemeğini yedik. Daha sonra bölgedeki birkaç bara girip çıktık. Gece hayatı bu bölgede çok hareketli ve oldukça ucuzdu. Ödediğimiz içkilerin fiyatları Türkiye’nin neredeyse yarı fiyatı denilecek bir meblağdı. Ertesi günü sabah bizleri James alıp gezdirecekti. Gece yarısına doğru otele gelip odalarımızda istirahate çekildik. Pekin’deki koşuşturmaca ve uçak yolculuğunun yorgunluğunu ancak atabilme fırsatını yakalayabilmiştik.
Aklıma gelmişken belirteyim. Çin de 4 numarasını birçok yerde ve katlara numara verirken kullanmıyorlar. Sebebi ise dört rakamının okunuşu mu yazılışı mı ne ölüm kelimesinin benzediği için imiş. İlginç bulduğum için yazayım dedim.
Ertesi sabah yani Salı sabahı James bizleri araba ile alıp Pekin’de bulunan Çin İmparatorluk Sarayı ile Pekin Yasak Şehrine götürdü. Bu devasa ve büyüleyici tarihi yapıyı inceleyip gezmemiz saatler sürdü. James’in bize her gösterdiği her köşe ve detayı inceleyip ve James’in anlattıklarını dinleyerek dolaştık.
James’in anlattıkları ile sizleri sıkmadan Çin Yasak Şehir İle ilgili bazı bilgileri aktarayım. İlk olarak İsminin neden Yasak Şehir olduğu ile başlayayım. Gerçekte burası bir şehir değil dönemin İmparatorlarının yaşadığı bir saraydır. Bu saraya o dönemin vatandaşları hatta İmparatorluğun önemli komutanları siyasetçileri bile İmparatorun özel izni olmadan giriş yapmaları yasaktı. Sadece İmparatorluk sarayı görevlileri bu sarayda yaşayabiliyordu. Saray o dönemdeki birçok şehirden daha büyük bir alanı kapsadığından dolayı ve girişin yasak olduğu için Yasak şehir olarak adlandırılmıştır. İmparatorluk Sarayı 720 dönümlük bir alana 1406 yılında ilk inşası başlayıp günümüze kadar ulaşan harikulade güzelliğe ve tarihi değere sahip bir yapılar topluluğudur. İmparatorluk sarayı diğer adı ile Yasak Şehir Çin seddinden sonra dünyaca bilinen ikinci Çin sembolüdür. Dünyanın en büyük sarayı olup 980 bina ve 8886 odadan oluşmaktadır. Sarayın gerçek hazinelerini ve sanat eserlerini göremiyoruz maalesef Japon savaşı sırasında Tayvan’a kaçırılmıştır. Şimdi Tayvan’daki müzelerde sergilenmektedir.
Turumuzu tamamlayıp güney kapısından çıkıp yürüyerek Pekin Bei Hai Parka gidip dolaşıyoruz. Bu parkın tarihçesi bin yıldan eskiye dayanmaktadır. Çin bahçe sanatının fevkalade bir örneği olan bu park aslında gölün içinde bulunan bir adayı İmparator için İmparatorluk Bahçesi olarak yapılıp geliştirilmiştir. Bahçede bulunan tapınağı ve yanındaki Tibet mimarisi tarzında yapılmış bir bina olan White Dagoba’yı gezip dolaştık.
Saat akşam olmak üzere idi. Hep birlikte arabayı park ettiğimiz yere dönüp aracı aldıktan sonra James bizleri Pekin Wang Fu Jing Caddesine götürdü. Caddede yeni binalar ile tarihi binaların kaynaştığı bir ambiyans içinde havanın kararmasına kadar dolaştık. Diğer arkadaşların da bize katılımı ile buradaki Uygur Restoranına girip yemeğimizi yedik. Neden Uygur diye sorduğumuzda Türk yemeklerine en yakın mutfak burası o yüzden diye cevap verdiler. Sohbet edip yemeğimizi yedikten sonra tekrar ayni caddede dolaşıp gece pazarını turlayıp az bir alışverişten sonra hastaneye uğrayıp arkadaşımızın durumuna bakıp otele geri döndük.
Saat daha 11 olduğu için ben ve 2 arkadaşım tekrar bölgede dolaşıp bir bara oturduk. İlginçtir bir gün önce olsun, gündüz olsun yanımıza karşı cinsten kimse yanaşmamıştı. Barda ise çok geçmeden yanımıza orta güzellikte denebilecek 5 kız gelivermişti. İçki içip sohbet ettik. Sohbet ettik dediğime bakmayın kızların İngilizcesi çok iyi ama telaffuzları nedeni ile söylediklerinin yarısını bile anlayamamıştık. Bu şekilde sohbet ederken kızlar gerçek niyetlerini ortaya koyup gecelik bizden 1500 Renminbi talep ediyorlardı. 1500 Yuan ya da halkın değimi ile Renminbi yaklaşık 180 dolar civarı bir para ya karşılık geliyordu. Bizler için büyük bir meblağ olduğundan kabul etmedik. Kızlar ısrar ile 50 yuan ardından 100 yuan derken 300 yuanlık bir fiyat kırarak fiyatlarını 1200 yuana indirmişlerdi. Tekrar kabul etmediğimizi gördüklerinde pazarlığı bırakıp yanımızdan ayrılmışlardı. Bizlerde içkilerimizi yudumlayıp bitirdikten sonra otelimize geri döndük.
Ertesi sabah David bizi alıp, Metro ile Pekin Tiananmen meydanına götürüyor. Sıkı bir güvenlik uygulaması var. Meydana girerken x-ray cihazından geçip üst araması yapıyorlar. Meydanı gezip dolaşırken bir önceki gece yaşadığımız olayı David’e aktarıp anlatıyoruz. David ise siz pazarlık etmediniz etseniz 800 Renminbi ye bağlardınız diyor gülerek. Meydanı ve meydanda bulunan yapıyı gezip dolaştıktan sonra meydandan çıkıp Metroya doğru yürürken manzara tanıdık geliyor. Bir gün önce geldiğimiz Yasak şehrin hemen yanındaymış Tiananmen Meydanı meğerse. David söylüyor tabi bizlere. Ardından Metro ve yürüyüş ile Pekin Nanluoguxiang bölgesine geçiyoruz. (Bölge adının gerçek yazılışını bulmakta oldukça zorlandım) Pekin Nanluoguxiang bölgesinde dolaşıp, Tarihi bir Çin evinin restore edilip kafeye dönüştürüldüğü bir kafede oturup soluklandık. Bölgede kalabalık ve güzel bir canlılık hakim. Binaların çoğu restore edilmiş tarihi ve geleneksel mimariye sadık kalınarak yapılmış restoran kafeler ile dolu. Sokak aralarındaki tarihi geleneksel Çin tarzı binalar görülmeye değer. David bunları bizlere gösterip birkaç ilginç tarihi bilgi anlattıktan sonra sırası ile Konfiçyus Pekin Confucius Tapınağı ve Lama Tapınağına bizleri götürüp gezdirdi. Gittiğimiz tapınakları bizlere anlatıp gezdirdikten sonra dün gittiğimiz Wang Fu Jing caddesine götürüyor.
Hava henüz yeni yeni karardığı için bizlere siz önden yürüyüp etrafı seyredip dolaşın diyor. Sebebini sorduğumuzda görürsünüz diyor. Dediğini uygulayıp alışveriş bölgesinde yavaş yavaş yürüyüp etrafı seyretmeye başladığımızda yanımıza Çinli bir kadın yanaşıyor. Kadın selam verip Çinli kızlar ile ilgileniyor musunuz diye dobra dobra sorunca şaşırıp kalıyoruz. Kadın eli ile ilerdeki köşeye park eden aracı gösterip isterseniz bakabilirsiniz beğendiğinize göre pazarlık yaparız diyor. Park halinde van tipi aracı gördüğümüzde çekinerek yok arkadaşlarımız bekliyoruz diyoruz. Kadın ısrar etmeden yanımızdan ayrılıyor. David yanımıza gelip gülümseyerek ne oldu diye sorduğunda anlatıyoruz. David ilk Çince bir şeyler söylenip bizlere İngilizce olarak tamamen umutsuz vakasınız diye çıkışıyor. Meğer David bizlere yardımcı olmaya çalışıyormuş.
Baktı olacak gibi değil diğerlerini arayıp onlar ile Otelimizin az ilerisindeki The Den de buluşmak için sözleşip hastaneye doğru Dr. S… yi ziyarete gidiyoruz. Arkadaşımız toparlanmış ve rahatsızlığını atlatmış çıkmaya hazır bir vaziyette bizi beklerken buluyoruz. Hastane 1 gece daha kalmasında ısrar etmesine rağmen çıkmak için çok ısrar edince David’in yardımı ile çıkış işlemlerini halledip otele geçiyoruz. Dr. S… nin hastane masraflarını seyahat sağlık sigortası işlemleri uzayacağından kendimiz ödüyoruz. Hastanede iki gecelik kalma dünya kadar serum ve ilaç test tahlil bedeli 83 yuan yaklaşık 10 dolar tutmuştu.
Otele dönüp Dr. S.. ye dinlenmesini söylememize karşı bizler ile gelmekte ısrar etti iki gün boyunca serumdan beslenmiş uyumuş enerji depolamıştı. Pekin’i gezip görmek yaşamak istiyordu. Hep birlikte The Den’e geçip Diğerleri ile buluşup pizza yiyip sohbet ettik. Günümüzü anlatıp ertesi günü seminer için konuştuk fikirler ürettik. David Michael ile görüşüp diğer üçünü göndererek bizlere gidelim dedi. Hep birlikte kalkıp taksi ile bizleri bir karaoke bara götürdü. İsmi KTV bir şeylerdi. İnanın o kadar aramama ve hafızamı zorlamama rağmen ismini hatırlamıyorum.
David’in kız arkadaşı bu Karaoke barda çalışıyordu. David barda oldukça iyi tanıdıkları için bizlere indirimli fiyatlar ile hizmet sundular. İlk tüm gece için bir oda kiraladık. Fiyatı 700 Renminbi tuttu. Bu ücreti Dr. S… karşıladı. Odayı tutup içeri geçtiğimizde odaya bir sürü kızlar doluştu. Gelen kızlardan beğendiğimizi seçmemiz istenmesine karşı daha biz seçemeden odaya 5 kız girince diğer kızlar odadan ayrıldı. Gelen kızlardan biri David’in kız arkadaşı ve onun ayarlayıp konuştuğu kendi arkadaşları idi. Gelen kızlar diğerlerinden daha güzel olduklarını belirtmek isterim. Kızlar ile tanışma faslından sonra içki söylendi. İçkileri şişe olarak sipariş ediyordunuz. Masaya birkaç çeşit meyve suyu, meşrubat, 2 şişe viski ve 1 şişe vodka getirilip masaya bıraktılar. İçecekleri David ödedi tam emin olmamak ile birlikte sanırım içki ücreti 600 Renminbi civarı tutmuştu. Tabi David için indirimli bir fiyattı bu sanırsam. Çünkü daha sonra bir şişe vodka çağırdığımızda 300 Renminbi ödemiştik üçümüz ekstra olarak.
5 kız ve 5 erkek olarak Pekin gecelerinde eğlenmeye başlıyoruz şarkılar söyleyip içkilerimizi içip David ve kızlar ile sohbet ediyoruz. Kızların İngilizceleri çok az. Konuşma işini kızların telefonlarındaki İngilizce çeviri programı ile yapıyoruz genelde. Bizim telefonlardaki Google ve diğer uygulamalar desteklenmiyor Çinde. Bir de belirteyim konusu açılmışken. Çin’deki en büyük sıkıntılarımızdan biri de 1 hafta boyunca ne maillerimizi kontrol edebildik nede Facebook sayfalarımızı görüntüleyebildik. Çin’de birçok site engellenmiş durumda Facebook ve Google bunların başında gelmekte. Hotmail de bu yasaklı sitelerden.
Konumuza dönelim. Dr. S.. nin gelişi ile David’de açılmış bir hoş sohbet olmuştu. David ile Türkiye’de Dr. S…. çok ilgilenmiş ve iki kez Pavyona götürmüş Rus almışlar. Bunları alkol alıp sohbet etmeleri ile anlatmaya başladılar. Bir diğer konuda bizim gözümüzde David asistan gurubundaki en hareketli, fırlama ve yeni yetme olarak görünmesine rağmen, meğer Türkiye’ye gelen Çin gurubunun ikinci yetkilisiymiş. Hatta Doçentliği 6 sene önce tamamlamış, Akademik kariyer olarak Bizim Dr. S.. den üst sınıfta biri. Bunları öğrendiğimizde şok geçiriyoruz. Bizdeki Doçentler aklıma geliyor. Yanından selam vermeden kendine hocam demeden geçen öğrencileri hatta Doktorları fırçalayanlara nazaran David Doçent olmasına rağmen asistanları ile bir arkadaş gibi davranması çok farklı idi. Hatta gündüz bizlere resmen rehberlik yapması bizler ile şakalaşması da cabası.
David gerçekten ilginç bir kişiliğe sahip bir kişi Akademik olarak çok başarılı. Özellikle alan çalışmalarında uzmanlaşmış, ekip organizasyonu ve saha çalışmalarında tam bir otorite olarak kabul görülen biri. Buna rağmen alçak gönüllü bir kişiliğe sahip. Hal böyle olunca sohbetinde baş aktörü oluveriyor bir anda. Sohbet esnasında bizlere 3-4 ay evvel Lingtong, Xİan bölgesindeki İmparator Qin’in mezarı yakınında gömülü yeni bir saray keşfedildiğini ve bu sarayın kazılarının başına kendisinin getirildiğini söylüyor. Tabi bunu duyduğumuzda hepimizin gözleri parlayıp David’i soru yağmuruna tutuyoruz. David kaçamak cevaplar veriyor. Sanki devlet sırrıymış gibi davranıyor. Belki de bu konuda bilgi vermesi yasaklanmış olabilir diye üstelemiyoruz. Fakat kazı haberini duyup da bilgi edinememek oldukça moralimizi bozuyor. David çoğu arkeoloğun hayalini bile kurmaya cesaret edemeyeceği bir kazı yapması da bizleri içten içe kıskandırıyordu.
Burada Pekin gece hayatına ara verip İmparator Qin ve mezarı hakkında bilgi vereyim.
İmparator Qin’den söz edeyim. İmparator Qin MÖ 246 da Qin Krallığının başına geçip, O dönemde birbirinden bağımsız ve savaş halinde olan Çin Krallıkları teker teker yenip, egemenliği altına alarak MÖ 221 yılında tüm Çini Qin Hanedanlığı altında birleştiriyor. Dağınık halde olan Çin Krallıklarının birleşmesi ile Bir imparatorluk oluşturup, bu İmparatorluğa kendi adını veriyor. Qin Çin olarak okunduğu için Çin adını neredeyse 2000 yıl ölümsüzleştiriyor. Aslına bakarsanız İmparator Qin ölüm korkusu nedeni ile ölümsüzlüğü arayışı ile de tanınmaktadır. Kendi bu korkusu yüzünden cıva zehirlenmesinden erken yaşta ölmesine rağmen adını ölümsüzleştirmeyi ve 2000 yıldan fazla süren dünyanın en gelişmiş bir imparatorluğunu kurarak en azından adını ölümsüzleştirmeyi başarmıştır.
İmparator Qin’in mezarı. Çoğumuz İmparator Qin’in mezarını, mezarın yanında bulunan Çin Toprak Asker Heykelleri ile yani Çin Terrakotta Askerleri ile birlikte anmaktadır. Bilinenin aksine bulunan Terrakotta Askerleri Çin’in kurucusu olan İmparator Qin’in mezarında değil mezarın yaklaşık 1 ile 1,5 kilometre uzağında bulunmuştur. İmparator Qin’in mezarından önce 1974 yılında köylülerin tesadüf eseri bulduğu bu topraktan asker heykellerinin sayesinde bölgede yapılan araştırmalar neticesinde İmparator Qin’in Mezar yeri keşfedilip bulunmuştur. Kırk yıldan fazla bir süre boyunca bölgedeki yapılan araştırmalar ve kazılar sayesinde 4 büyük çukur kazılmış ve bu çukurlardan biri tamamen boş çıkmış. Diğer çukurlarda ise 10 bin civarı topraktan asker heykeli bulunmuştur. Bulunan bu heykellerin adı Terrakotta askerleridir. Askerlerin dışında yine topraktan yapılmış yüzlerce at, at arabası ve yanında süvarisi ile birlikte at heykelleri bulunmuştur. Yapılan kazılar esnasında Bronzdan bir at arabası ile yine topraktan yapılmış İmparator Qin’in hizmetkarlarının heykelleri olduğu sanılan Devlet görevlileri hizmetçiler ve saray sanatçıları erkanı heykelleri yanında birçok da savaş silahı bulunmuştur. İmparator Qin’in mezarından bahseden tarihi metinler olmasına karşı hiçbir tarihi metinde bu topraktan asker heykellerinden söz edilmemesi de ayrı bir muammadır.
Terrakotta askerlerinin İmparator Qin’e ait saray muhafız birliği askerlerinin birebir koyası şeklinde yapıldığı düşünülmektedir. Toprak asker heykelleri bir biri ile benzememekte ve ayrı ayrı karakteristik özellikler sergilemektedir. Hatta kıyafetleri ilk bakışta benzer gibi gözükse de farklı detaylar göze çarpıp kıyafetlerin bile farklı olduğunu söyleyebiliriz. İlk kazılar esnasında heykeller renkli bir şekilde boyanmış vaziyette bulunmasına karşın, bulunan bu Topraktan heykel ordusu dakikalar içinde boyanın hava ile buluşması sebebi ile boyaları dökülmüştür. Bizler açısından çok büyük bir kayıp olarak görülmektedir. Yine imparator Qin’in mezarının yeri tespit edilmesine rağmen benzer bir durumun oluşmaması için açılmamıştır. Daha doğrusu Çinli yetkililer tarafından tüm dünyaya bu mazeret sunulmaktadır. Bölge 40 yılı aşkın bir sür boyunca incelenmiş araştırılmış olmasına rağmen bölgede ki tarihi hazinelerin ve kalıntıların çok küçük bir kısmının bulunduğun söylenmektedir. Eminim ki İmparator Qin’in mezarı açıldığı takdirde içerisinde sayılamayacak tarihi belgeler, tarihi bulgular hatta Firavunların mezarından daha fazla nadide ve eşsiz sanat eserleri çıkacaktır. Benim görüşüm mezarın açılması ile dünya tarihine ve Çin tarihine ışık tutacak hatta yanlış bildiğimiz birçok tarihsel bilgiyi değiştirecektir. Belki de Çin hükümeti bu yüzden mezarın açılmasını erteletmektedir.
Bu kadar tarihi konuyu kesip o akşam yaşanan olaylara geri dönelim.
David’e soru sormak için fırsat kollayıp ilk açığında çok merak ettiğim ve yeterli bir bilgi bulamadığım Uygur ya da Türk piramitleri olarak da bilinen yapılar ile ilgili soru sordum. David’in yüzüme sakın o konuyu açma der gibi bir bakış atıp, öyle bir yapıdan haberim yok diye kesin ve sert bir şekilde cevaplaması üzerine geri adım atıp kızlar ile sohbete geri döndüm. Birkaç dakika sonra Dr. S… nin kulağıma o konuyu sakın başka Çinli arkeoloğa sorma sözünü dahi etme ben sana sonra açıklarım demesi ile de içimdeki merak daha da artmıştı.
Yapılan uyarıyı dikkate alıp kendimi eğlenmeye ve Çinli kızların şarkılarını dinlemeye verdim. Çinlilerin İngilizce şarkı söylemeleri bile komikti. Daha gece yeni başlamıştı. David bizlere yanınızdaki kızı beğendiyseniz geceyi geçirmek istiyorsanız şimdiden anlaşalım dedi. Zaten kızlar bizleri kendi aralarında eşleştirmişti bile. Herkes de bu yapılan seçimden gayet memnundu. Hepimiz olumlu olarak cevap verdik. David’in kız arkadaşı biz gelmeden önce işleri halletmişti aslında. Fiyat olarak kişi başı 800 Renminbi idi. Fiyatı da kabul edip David in telefon ile kızlar için otelde 2 oda daha ayarlaması ile geceye geri döndük. Şarkılar şakalar içinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlendik. Gece 2 gibi kızları iş çıkışından alıp otele doğru hareket ettik.
Otele ilk kızlar giriş yaptı. David’in oda ücreti olarak söylediği miktar olan 340 yuanı kızlara önceden vermiştik. Ardından otele giriş yapıp kızlar ile odalara çekildik. Sabah öğlen olmadan kalkıp seminer için odalarımıza geri döndük. Kızları da uyandırıp teşekkür edip gönderdik. Hazırlanıp aşağıda bizleri almalarını bekledik.
Michael ve James bizleri Minibüs ile almaya geldiler. Minibüsün içi konforlu ve güzeldi. Daha sonra öğreniyoruz ki o aracı üniversite tarafından bizler için tahsis edilmiş. Daha önce de bizi hava alanından ve gezdirirken kullandıkları araçları kendi paraları ile kiralamışlar. Keşke haberimiz olsa biz kiralardık size de masraf ettirmezdik dediğimizde, yabancıların araç kiralarken şoförlü olarak kiralayabildiklerini ve fiyat olarak da çok pahalı olduğunu söylüyorlar. Meğer Çin’de araç kiralarken şoförü ile kiralaman gerekli. Bu konuları konuşarak Seminere gidiyoruz. Seminer bittikten sonra otelimize dönüp dinlenip akşam için hazırlanıyoruz.
Otelden bizi Marry alıyor. Dr. S.. de bize açıklıyor. Cuma günkü seminerde David ve ekibinin sunumları olduğunu ve hazırlıklar için bu akşam bizler ile Marry ilgileneceğini söylüyor. Hep birlikte otelden çıkıp ilk önce karnımızı doyurup ardından yürüyerek Pekin Sanlitun bölgesinde dolaşarak eğleniyoruz. Erkenden otelimize çekilip istirahat ediyoruz.
Ertesi sabah kalkıp kahvaltı yaptığımız esnada David Dr. S.. yi telefonda arayıp bir müddet konuşup kapatıyor. David o gece seminerden sonra üniversiteden birkaç kişi ile yemeğe davetli olduğumuzu söylemiş. Planımızı ona göre belirlememizi istedi. Bizim için sıkıntı yoktu. Sohbet dip vakit öldürüp aranmayı bekledik. Bu sefer hiç tanımadığımız biri bizi alıp seminere götürdü.
Seminer bitimi David ile James’e seslenip otele dönüyoruz. Odalarımıza çıkıp hazırlandıktan sonra aşağıda buluşuyoruz. Daha aranmamıza 3 saat olduğu için ne yapalım diye düşünürken arkadaşlarımızdan biri berbere gidip güzel bir tıraş olalım ne de olsa Pekin de Türkiye’yi ve Üniversitemizi temsil ediyoruz. Kendimize çeki düzen verelim diye bir fikir atması ile Resepsiyondan en yakın berberi nerede bulabiliriz diye sorup, bize hazırladığı krokiyi alıp otelden ayrılıyoruz.
Tarifi takip edip ara sokaklardaki dar bir sokak üzerinde yan yana iki salon buluyoruz. Salon dediğim berberden başka her yere benziyor acaba doğrumu geldik diye soralım deyip ilk dükkanın önündeki kızlara berber burasımı diye İngilizce sorduğumuzda ”barber barber yes” deyip bizleri kolumuzdan tutup içeri aldılar. İçerisi de Berber salonu değil Masaj salonunu andırır nitelikte. Bizi oturtup karşımıza 7 tane kızı dizip el kol işareti ile seçmemizi anlatmaya çalıştılar. Durumu kavrayana kadar kızlar bizi iç odalara götürüp el ile muamele kısmına başlamışlardı bile. Stop stop deyip durdurup salona yöneldim diğer arkadaşlarımda ayni şekilde salona geliyorlardı.
Çalışanların İngilizcesi iki kelimeden ibaret olduğundan anlaşamayıp son çare David’e telefon edip olayları aktarıyoruz. Telefonu oradaki kızlardan birine verip David ile konuşmalarını sağlıyoruz. Kız ile konuşması bittikten sonra kız bize telefonu geri veriyor. Dr. S… ile konuşup kapatıyor. Girdiğimiz yer bildiğin muamele yeri el ağız ve fiyata bağlı olarak hızlı bir şekilde iş tutma yeri kısaca. David durumumuzu anlatıp anlaşmış. Kişi başı 100 renminbi verip kızların birinin eşliğinde bizi iki sokak ötedeki gerçek berber salonuna geçiyoruz.
Düzgün bir saç sakal tıraşı olup yürüyerek otele geri döndüğümüzde Dr S.. bizlere 200 er yuan veriniz ve yanınızda fazladan 800 yuan daha olsun diye uyarıyor. Ne için diye sorduğumuzda kızları da yemeğe götüreceğiz o yüzden diyor. Şaşırıp resmi bir yemeğe nasıl götürebiliriz şakamı diye söylendiğimizde planların değiştiğini yemeğe gelecek olan Profesörlerin son dakika da başka bir yerde işi çıktığını ve en kıdemli olan David’in yemeği organize ettiğini söyleyerek bizlerden 200 er yuanı toplamaya başladı. Toplanan para ne için diye sordu bir arkadaşımız. Kızların otel paraları ve KTV ye tips verip kızları erken alacağız David’in kız arkadaşı organizeyi yaptı dedi. Az sonra yanımıza Çinli biri gelip seslendi parayı ona verdik. Yanımızdan ayrılıp 5 dakika sonra kızlar içeri geldi odalarını tutup paralarını ödeyip yanımıza gelip oturdular kısa bir sohbetten sonra David aradı David’in talimatı ile otelden pekte uzak olmayan 1001 Nights diye bir restorana doğru yürüyerek yola koyulduk.
Restoranda bizi Michael ve David karşıladı masaya geçtik. Masada James ve kız arkadaşı, Marry ve erkek arkadaşı ve David dışında 3 erkek ve kız vardı. Hepsi de David’in ekibindeydiler. Birlikte yemek yiyip eğlenip güzel bir gece geçirdik. Gösteri yapan Çinli dansözleri seyrettik. O geceki yemeği Üniversite karşılamıştı. Pekindeki son gecemizde güzelce eğlenip gece yarısını biraz geçe restorandan ayrılıp yürüyerek otele geçtik. Bir önceki gece gibi kızlar ile girişlerimiz arasına 5-6 dakikalık zaman farkı koymuştuk. Otele girdikten sonra kızlar ile buluşup odalara dağıldık.
Sabah kızları gönderip Pekin’deki son günümüzde Michael ile buluştuk. Daha önceden uyardığımız için araç kiralamadığı için Metro ile son Pekin turumuzu yapıyoruz. Son günümüzde Michael bizleri ilk Pekin Cennet Tapınağına götürüyor. Bilinen adı ile Altar Of Heaven ortadaki yuvarlak biçimli bina ve etrafındaki ek binalardan oluşuyor. Tarihçesi 15. yüzyıla dayanan bu yapı o dönemim Çin hükümdarı ile Çin imparatoruna dua salonu olarak hizmet verilmesi için yapılmış bir tapınaktır.
Cennet tapınağını gezip dolaştıktan sonra Pekin Yazlık Sarayına Metro ile aktarma yaparak gidiyoruz. Yazlık Saraydaki insan yapımı olan bir büyük göl ile içinde barındırdığı tapınak ve binaları dolaşıp geziyoruz. Zamanımız kısıtlı olduğundan Yazlık Saraydaki gezimizi ağız tadı ile yapamadan ayrılıyoruz. Tarihçesi 1000 yıldan eski olan, ilk yapımı 11. yüzyıla denk gelen bu yerdeki birçok tarihi binayı ve tapınağı detaylı olarak incelemeden normal turist gibi hızla bakıp geçtikten sonra ayrılıyoruz. Tekrar Metro ile aktarma yapıp Çin gezimiz için hediyelik eşyalar almak üzere çeşitli pazarları ve sokakları dolaşıp gezip ufak tefek hediyelikler alıp otele akşamüstü dönüş yapıyoruz.
Bavulumuzu toparlayıp otel ile hesabı kapattıktan sonra David ve diğerleri ile buluşup akşam yemeğine gidiyoruz. Bu seferi Çin restoranına gidiyoruz. Öyle pahalı lüks bir yer değil. Hava alanı yolu üzerinde bir yer. Siparişleri ekiptekiler veriyor. Kuzu etli yemek, sebze yemeği, Pekin ördeği ve birkaç çeşit sipariş ediyorlar Hepsi kocaman tabaklar içinde ortaya konuyor. Yemeklerimizi yerken sohbet ediyoruz. Bir ara Marry gözyaşlarını tutamıyor. Masadaki herkes duygulanıyor bir anda.
Yemeğimizi yedikten sonra hava alanına doğru yola çıkıyoruz. Arabada kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Sessizlik içinde hava alanına varıp ekip ile vedalaşıp bilet işlemlerini halledip uçağımıza yerleşiyoruz. Bu seferki yolculuğumuz 30 saatten fazla sürüyor. Aktarmalı uçuşlar ile perişan bir vaziyette Türkiye’ye sağ salim ulaşıyoruz.
Çin Pekin Gece Hayatı Ve Turu adlı yazıyı yazan Sn. Göktürk ‘e tüm asyarehberi ekibi ve müdavimleri adına teşekkür ederiz.
Sn Göktürk yazınız çok güzel olmuş şahsen Pekinde bulunmadım. Şangay, Hongkong ve Macau da bulundum. Keşke Pekine de gitseymişim detirtejn bir yazı oldu sizinki. Fakat bu yazdıklarınız ile Pekine de gitmiş kadar oldum diyebilirim.
Göktürk Bey elinize sağlık.Hem Pekin tarihi , oradaki güzellikler bir yandan da arada verilen gece hayatı tüyolarıyla çok akıcı bir yazı olmuş. Kendi adıma bir solukta okudum. ileride Guangzhou daki fuara gitme düşüncem var. Umarım orasıda Pekin gibidir
Poul ve Nightmare yorumlarınız için çok sağolun. Çin Guangzhou Şehrine gitmedim ama duyumlarım oldukça iyi ve olumlu yöndedir. Gidip orada yaşadıklarınızı da bizler ile paylaşırsanız o şehir ile ilgili sayenizde bizler de bilgi sahibi olmuş oluruz.
Cok süper bir yazi olmus elinize saglik
Sayin Poul kardesim 94 senesindeki pattaya yazimi ilerde yazacagim bu aralar meslek icabi cok yoldayim bos bir vaktimde hepsini yazacagim saglicakla kalin
Joyen kardeş merakla bekliyorum. Karşılaştığım bir çok yerleşik yabancıdan ve uzun süreden beri gelenlerden o zamanların Taylandı ve Pattayası hakkında çok şey duydum. O zamanları keşke bende görebilsem diye kendi kendime hayıflanıp durdum.
Yazını dört gözle bekliyorum kardeş arayı açma lütfen